Empresyonizm, 19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Pek çok alanda etkisini göstermiş ve kendisinden sonra gelen diğer akımları etkilemiştir.
Bu yazıda, Empresyonizm’i bir sanat akımı olarak ele alacağız. Empresyonizm’de önemli olan, karşıdaki nesnelerin birebir aktarılması değil, bir manzaranın veya bir olayın kişide uyandırdığı izlenimi tuvale aktarmaktır. Empresyonist ressamlar, ışık ve renkleri ön plana çıkarmış ve fırça darbelerini hızlandırarak ve izlenimlerini yoğunlaştırarak sanat eserlerinde daha canlı ve duygusal bir etki yaratmışlardır.
Empresyonizm, resim sanatında sıra dışı bir anlayışı temsil etmiştir. Empresyonist ressamlar, eserlerinde doğal ışık ve havanın etkisini vurgulamaya çalışmışlardır. Ressamlar, doğayı ve günlük yaşamı konu alan eserlerinde, nesnelerin sabit ve kesin hatlarla çizilmesi yerine, renklerin ve ışık etkisinin kullanımına öncelik vermişlerdir.
Empresyonizm, sanat dünyasında döneminin özellikle fotoğrafçılık teknolojileri gibi gelişmelere de paralel olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, gerçekliğin birebir aktarılmasından ziyade, sanatçının kişisel izlenimlerine dayalı bir sanat anlayışını benimsemiştir. Bu nedenle Empresyonizm, sanat tarihinde oldukça etkili bir akım olarak kabul edilir ve günümüzde bile sanat dünyasında izleri görülebilir.
Empresyonizm, 19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Günümüzde oldukça sevilip ilgi görmesine rağmen ilk ortaya çıktığı zamanlarda sanat severler ve eleştirmenler tarafından beğenilmeyen hatta aşağılanan bir akımdı. Akımın adı da, bir eleştirmen tarafından eserleri küçümsemek amacıyla yapılan bir yorumdan çıkmıştır.
İçerik
Empresyonizm Neden Kabul Görmedi?
Empresyonizm akımı, bilindik akademi resminden farklıydı. Fırça darbeleri belirgin, genellikle uzun bir alt resimleme yapılmadan hızlıca yapılan ve birebir görüntüyü aktarmak yerine kişide bıraktığı izlenimi yansıttığı için akademinin titiz tekniğine uymazdı. Konu olarak empresyonistlerin seçtiği konular genellikle mitoloji, incilden hikayeler ve tarihi olaylar olan akademi konularından farklıydı. Empresyonistler mitoloji ve incilden hikayeler gibi olağanüstü temaları resmetmek yerine gündelik olayları ve manzaraları resmetmeyi tercih ettiler. O zamanlar, başlı başına bir manzara resmi sanat eseri olarak görülmezdi, daha çok pratik için eskiz olarak görülürdü.
Eleştirmenlere göre izlenimcilerin işleri çirkin, kaba ve yarım kalmıştı. Tamamen bitmiş, pürüzsüz akademi resmi ile oldukça zıttı. Kompozisyon basit ve tarihi mitolojik konulardan uzaktı. Ahlaki bir ders vermediği, sadece günlük yaşamdan bir an, bir sahne, bir his yansıttığı için eleştirmenler tarafından beğenilmedi.
Eleştirmen Louis Leroy, Monet’in “Gün Batımı İzlenim” adını verdiği tablosunun adı ile dalga geçmiş, “izlenim” diyerek aşağılamıştı. Akımın adı da buradan çıktı. Sanatçılar kendilerini küçümsemek için söylenilen bu kelimeyi benimsediler ve kendilerine isim olarak seçtiler. Çünkü yaptıkları tam olarak buydu, bir görüntünün izlenimi…
Empresyonizmin /İzlemcilik Özellikleri Nelerdir?
Empresyonizm’de nesnenin birebir aktarımı değil, o nesnenin kişide yarattığı hislerin ve izlenimin tuvale aktarılması önemlidir. Hayatın hareketi ve ışığın renkler üzerindeki etkisi bu akımda öne çıkar.
Boyalar palet yerine resimsel düzlemde karıştırılır. Bu renkler, resimsel düzlemden uzaklaştıkça gözde karışarak bütünlük oluşturur. Chevreul’un ışık ve renk çemberi üzerine yaptığı çalışmalar bu gelişimde etkili olmuştur.
Fırça darbeleri genellikle belirgindir ve hızlı yapıldığı hissedilir, ancak özensiz veya gelişigüzel değildir. Bazı ressamlar, örneğin Seurat, eserlerini sadece noktalar kullanarak yapmıştır.
Derinlik, uzaklık ve yakınlık renklerle verilir. Renklerin sıcaklık veya soğukluğu kullanılarak derinlik hissi verilir.
Genellikle Rönesans döneminde kullanılan detaylı monokrom alt resimleme yerine, beyaz zemin üstünde çalışılır.
Empresyonist ressamlar, modern hayatı aktarma isteğiyle olağanüstü konulardan uzaklaşarak gündelik hayat ve manzaralara odaklanır. Resimlerinde amaçları bir hikaye anlatmak veya ahlaki bir ders vermek değil, gündelik hayattan bir his, an veya sahne yansıtmaktır. Tablolarda figürlere baktığımızda, figürlerin ruhsal durumlarının iyi bir şekilde yansıtıldığı ve neredeyse psikolojik bir çözümleme yapıldığı hissi uyandırır.
Empresyonizmin /İzlemcilik Nasıl Ortaya Çıktı?
Akademik tutumdan bıkan bir grup genç ressamın bir araya gelmesi ve fikir alışverişinde bulunmasıyla 19. yüzyılda Empresyonizm akımı ortaya çıkmıştır.
Bu ressamlar, Fransız Akademisi De Beux Art’ın sıkı kurallarına, dogmatik ve yeniliğe kapalı yapısına, mitolojik, dini veya tarihi konuları resmetmeye yönelik standartlara uymak istemediler. Bu nedenle, kendi tarzlarına uygun resimler yapmaya başladılar. Atölyelerde çalışmak yerine dışarı çıkıp açık havada doğal ışığın nesneler ve renkler üzerindeki etkisini ve anlık değişimlerini daha rahat gözlemleyebildiler. Bu da onların eserlerinde daha canlı renkler kullanmalarına neden oldu. Empresyonistler için renk oldukça önemliydi.
Fransız Akademisi De Beux Art’ın “Salon” adı verilen bölümü seçilen eserleri sergilediği bir yerdi. Bu sayede yeni ressamlar işlerini sergileme ve müşteri bulma şansı elde ederlerdi. Empresyonistlerin akademinin stilinden farklı olan eserleri Salon’a kabul edilmedi, ancak zamanla o kadar çok modern eser gelmeye başladı ki III. Napoleon’un kararıyla sayısı giderek artan bu eserler reddedilenler salonunda sergilenecekti ve halk bu salona gelen eserleri aşağılamak ve eğlenmek için geliyordu.
Paul Durand-Ruel, Empresyonistlerin eserlerini almaya başladı ve onları destekledi. Pek çok Empresyonist sanatçı, onun sayesinde tanınmıştı.
Akımın Temsilcileri Kimlerdir?
- Berthe Morizoth
- Merry Cassatt
- Claude Monet
- Pierre Auguste Renoir
- Camille Pissarro
- Edgar Degas