DC’nin en çok tanınan kötü karakteri olan ve milyonlarca hayranı bulunan Joker’in solo hikayesinin anlatıldığı filmin yönetmeni ve yazarı Todd Philips. Joker’i ödüllü oyuncu Joaquin Phoneix oynuyor. Ayrıca filmde Hollywood’un jönü Robert De Niro var. Film Batman’den yaklaşık 20 yıl öncesinde geçiyor. Haliyle filmde 50 yaşlarında Thomas Wayne ve 40 yaşlarında olan Alfred Pennyworth var. Bu filmin hikayesinin alt yapısını Killing Joker çizgi romanı oluşturuyor. Joker’in asıl adı Arthur Fleck. Kendisi annesiyle birlikte yaşıyor ve komedyenlik yapıyor. Kendisi pek güçsüz ve sürekli ezilen birisi. Zaten psikolojik sorunları olan birisi. Kaldı ki Gotham şehrinde suç almış başını gidiyor. Belediye zaten çalışmıyor. Halk bir yerden sonra isyan ediyor. Fakat çoğu uyuyor. Sadece bir kıvılcım gerek. İşte o kıvılcımı Arthur 3 tane Wayne şirketin parlak iş adamlarını öldürmesiyle yakıyor ve o kıvılcım büyüyor. Şehre yayılıyor ve bu iş Thomas Wayne ve Martha Wayne ölünce bitiyor. Çünkü halk başta Thomas Wayne olmak üzere bütün beyaz yakalılara kadar gidiyor. İsyan eden halk Joker’i kahraman olarak görüyor. Çünkü o bütün her şey başlatan bir kahraman. Finalde o meşhur gülücüğünü yüzüne çiziyor ama kanla.

Film hakkında yorumlarıma gelelim; Filmde Joaquin tanrı katına çıkarmış performansını. Son yıllarda gördüğüm en sağlam oyunculuk diyebilirim. Film zaten psikolojik türde sizi iyicene içine çekiyor. Çünkü öyle bir oyunculuk var ki bu kişi Joaquin değil Arthur. Öyle bir oyunculuk var. Robert Downey, Josh Brolin falan hikaye. Size empati yapma yeteneği veriyor. Bir geek filmi değilde Arthouse türde filmi izlenimi yaratıyor. Benim için Arthouse film. Yani sanat ve festival filmidir. Gişede istediği kadar çuvallasın. Bu film bir şaheser. Ya bakın daha değerlendirirken daha işin oyunculuk kısmını geçmedik. Bunun daha görsel ve hikaye kısmı var. Neyse devam edelim. Joaquin Joker’i bildiğin yaşıyor. Bunun başka açıklaması yok. Karakterle bütünleşmek bir harika. Heath Ledger, Jack Nicholson en iyi Joker tartışmalarını bir kenara bırakın. Herkes harika bir performans sergiliyor. İlla kıyas yapacaksak Joaquin Phoneix Joker’i başlı başına bir efsane. Sadece oyunculuk için bu filme tam puan verilir. Filmin hikayesi öyle güzel işlenmiş ki sizi içine bir girdap gibi çekiyor. Her karakter boşa değil. Hikaye başlarda önce ezilen sonra herkesin içinden geçen Hollywood klişesi izlenimi yaratsa da öyle değil. Yani klişe falan yok. Film hikayesinde sosyoloji var. Yani hem psikolojik hemde sosyolojik bir film. Zengin kişilerin halkı nasıl sömürdüğünü ve fakirlerin durumunu bize yansıtıyorlar. Halk iyice dolmuş. Bu kısmı beğendim. Şimdi gelelim sinematografiye. Todd Philips bu konuda da iyi iş çıkarmış. Zaten DC filmlerinde sinematografi her zaman güzel olmuştur. Bu filmde de sinematografi harika. Hele Joaquin’in sahnelerinde kullanılan o yüz plan muhteşem. Joaquin’in o muhteşem mimiklerini çok iyi izliyoruz.  Şehrin o kasvetli havası ve isyan ortamında Arthur’un polis arabasındaki yüzüne odaklanmaları ve onun umutsuz bakışlarını görmemiz güzel. Yani sinematografi çok güzel. Ayrıca sanat yönetmenini tebrik ediyorum. O dekorlar güzelce tasarlanmış. O Arkham Asylum’ı görmemizi ben hoş karşıladım. Sonuçta Gotham denilince akla orası geliyor. Şehrin en pislik delilerinin olduğu yer. Ayrıca Dark Knight ve Requiem For A Dream göndermeleri hoşuma gitti. Hele o polis arabasındaki sahne iyiydi. Filmde yer alan ve beğendiğim detaylardan birisi o insanların gerçek kimliklerini göstermesi ve herkese ne kadar kötü olduklarını göstermesi. Televizyonun o sahte dünyasını göstermeleri güzel. Yani kısaca söylemek gerekirse film benim içim bir başyapıt. Replikler, Joaquin’in o muhteşem göz alıcı, derin bir iz bırakan performansı ve sinematografinin mükemmelliği tam puan verdiriyor. Ayrıca Batman’in doğuşuna şahit olmamız. İşte o çok güzel. Yani size filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here