Sürrealizm (Gerçeküstücülük) bilinçaltını sanat ile yansıtmaya çalışan ve etkisini başta edebiyat olmak üzere çeşitli dallarda gösteren bir sanat akımıdır. Bu hareket, rasyonalite ve mantığın yerine düşsel ve hayalî dünyanın kullanılmasını savunur. Sürrealistler, rasyonel düşünceye, geleneksel sanat biçimlerine ve toplumsal normlara karşı çıkarlar ve bilinçaltının derinliklerinde yatan düşsel dünyayı keşfetmeyi amaçlarlar.
Sürrealizm, sanat ve edebiyat alanında büyük bir etki yaratmış ve daha sonraki yıllarda postmodernizm, feminizm ve kültürel çalışmalar gibi alanların oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Sürrealizm, ilk olarak 1924 yılında André Breton tarafından Fransa’da kuruldu. Bu hareketin sanatçıları ve yazarları, otomatik yazı, rastgele resim, dışavurumcu sanat gibi tekniklerle, bilinçaltı ve rüyalar gibi psikolojik konuları ele aldılar. Sürrealist sanat eserleri genellikle gerçeküstü, fantastik ve alışılmadık öğeler içerir.
İçerik
Sürrealizm Ne Zaman/Nasıl Ortaya Çıktı?
Sürrealizm (Gerçeküstücülük), 1924 yılında Fransa’da ortaya çıktı. Temeli şiirdir, ancak sanattan sinemaya kadar çeşitli sanatsal dalları da etkilemiştir. Sürrealizm terimi ilk kez yazar Guillaume Apollinaire tarafından kullanıldı. Sürrealizmin temelleri ise André Breton’un yazmış olduğu “1. Sürrealizm Manifestosu” isimli metin ile atıldı.
André Breton, 1. Dünya Savaşı’na katılmış ve savaşın yıkıcı etkilerini yaşamış bir şairdi. Breton ve arkadaşları, pek çok insan gibi savaşın getirdiği yıkıcı etkiyle birlikte bir devrim yapmak istediler. Sanatlarıyla insanlara ilham vererek, başka bir savaşı önleyebileceklerini düşündüler.
Breton, zihnimizde gerçekleşen her şeyi kontrol edemediğimizi ve zihnimizde gizli bir bölüm olduğunu keşfetti. Freud’un bilinçaltı kuramından da faydalanan Breton, insanların bu zihin dışı düşüncelerini görmezden gelmesi ve baskılaması sonucunda savaş gibi olumsuz ve yıkıcı şeylere yöneldiğini öne sürdü. Bu sebepten Breton, bilinçaltına ulaşılıp bu akıl dışı düşüncelerin serbest bırakılması gerektiğine inandı. Böylece daha dengeli ve yıkım olmayan bir toplum oluşacaktı. Breton’un “1. Sürrealizm Manifestosu”nu yayınlamasıyla da akım kurulmuş oldu.
Bilinçaltını Aktarmak İçin Kullanılan Teknikler ve Dada Etkisi
Sürrealizm (Gerçeküstücülük), 1920’li yıllarda Paris’te doğmuş bir sanat akımıdır. Sürrealizm terimi ilk kez yazar Guillaume Apollinaire tarafından kullanılmıştır. Başta edebiyat olmak üzere sanat ve sinema gibi farklı dallarda da etkisini göstermiştir. Sürrealizm (Gerçeküstücülük) akımı, Dada akımının küllerinden doğmuş ve Dada akımından oldukça etkilenmiştir. Sürrealistlerin kullandığı bilinçaltını serbest bırakmaya yarayan bazı teknikler Dada’da rastgele ortaya çıkarılan eserlerde kullanılan teknikler ile benzerlik gösterir. Ancak sürrealizm en çok Freud ve onun bilinçaltı çalışmalarından etkilenmiştir (ancak Freud bu akımla ve öğretisinin bu şekilde sanatla yansıtılmaya çalışılmasıyla pek ilgilenmemiştir). Freud’un bilinçaltı araştırmalarından yola çıkarak, sanatçılar rüyalarını resmetmeye ve dolayısıyla zihinlerini, korkularını, isteklerini ve fantazilerini tuvale aktarmaya başladılar. Bunun için semboller kullandılar. Sanatçılar bilinçsiz zihinlerine ulaşmak için “otomatizm” yani düşünmeden neredeyse bir trans halinde, ders vermeye çalışmadan, serbest çağrışım yoluyla tuvaldeki karalamaları imgeler haline getirmişlerdir. Bu tarz çalışan sürrealist ressamlara örnek olarak André Masson ve Max Ernst verilebilir. Sanatçılar, oyun ve deneysel taktikler ile örneğin tuvale boya sıçratarak, frotaj ile, mürekkep püskürterek oluşan rastgele lekelerden yola çıkarak fantastik ve düşsel imgeler de yapmışlardır. Bu gibi deneysel ve oyunsal bir yol izlemeleri Dadaizmin izleridir. İki dünya savaşı arasında ortaya çıkan bu akım, belki de savaşın gerçekliğinden kaçmak için bilinçaltına yöneldi.
Sürrealizm Temsilcileri
Sürrealizm hareketi birçok ülkede etkili oldu ve birçok sanatçı, yazar ve düşünür bu hareketin temsilcileri olarak kabul edildi. Bazı önemli sürrealist temsilciler şunlardır:
- André Breton: Sürrealizm hareketinin önde gelen isimlerinden ve Manifeste du Surréalisme’nin (Sürrealizm Manifestosu) yazarı.
- Salvador Dali: İspanyol ressam ve heykeltıraş, sürrealizmin en ünlü isimlerinden biridir. Parçalı saatler ve eriyen saatler gibi ikonik eserleri vardır.
- Max Ernst: Alman ressam ve heykeltıraş, sürrealizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Kolaj ve asamblaj sanatının öncülerindendir.
- René Magritte: Belçikalı ressam, sürrealist sanatın en tanınmış isimlerinden biridir. Görsel yanılsamalar, değiştirilmiş nesneler ve tuhaf kombinasyonlarla tanınır.
- Joan Miró: İspanyol ressam ve heykeltıraş, sürrealist hareketin etkili isimlerinden biridir. Soyut ve sembolik stilleriyle tanınır.
- Frida Kahlo: Meksikalı ressam, kendi acı ve çekişmelerini resmeden sürrealist eserleriyle tanınır.
- Man Ray: Amerikalı fotoğrafçı, sürrealizmin en önde gelen fotoğraf sanatçılarından biridir.
Bu isimler, sürrealizmin önde gelen temsilcilerinden sadece birkaçıdır ve sürrealizm hareketinin etkisi birçok sanatçıya ve sanat dalına yayılmıştır.
Sürrealizm Akımının Özellikleri
Gerçekliğin yerine bilinçaltı ve rüya dünyasını getiren Sürrealizm akımı pek çok sanat dalını etkilemiştir. Aşağıda Sürrealizm akımının özellikleri liste şeklinde sıralanmıştır:
- Sürrealizm akımı Bilinçaltı ve rüyaları ele alan bir akımdır. Gerçek olana değil insanın bilinçli olmayan zihnindeki gerçeküstü olana ulaşmaya çalışır.
- Sürrealizm akımı, “Otomatizm” tekniğine başvurur. Bu teknikte amaç zihni serbest bırakıp bilinçaltına ulaşmaktır. Otomatizm, yazı ve çizim alanında kullanılabilir. Serbest çağrışım ile hayal ürünü olana veya bilinç dışı zihne ulaşılır.
- Sürrealizm akımının işlerinde absürtlük ve ironi de görülebilir. Örneğin, Salvador Dali’nin uzun ince bacaklı filleri absürt bir imge olarak karşımıza çıkar ve izleyiciyi şaşırtır.
- Sürrealizm, Dada akımından oldukça etkilenmiştir. Dolayısıyla Dada etkisi sıkça görülür.
- Sürrealizm, Freud’un çalışmalarından etkilenmiştir. Freud’un bilinçaltı çalışmalarından etkilenen sanatçılar; zihinlerini, faztazilerini ve saklı korkularını eserlerine aktarmaya çalışmıştır.
Sürrealizmin Felsefesi
Sürrealizm, rasyonalite ve mantığın yerine düşsel ve hayalî dünyanın kullanılmasını savunan bir felsefi harekettir. Bu hareket, André Breton tarafından 1924 yılında kurulmuştur ve öncelikle sanat ve edebiyat alanında etkili olmuştur.
Sürrealizm, insan bilincinin sınırlarını ve bilinçaltı dünyasını keşfetmeyi amaçlar. Bu hareket, rasyonel düşünceye, geleneksel sanat biçimlerine ve toplumsal normlara karşı çıkar. Sürrealistler, gerçeklik algısını sorgular ve bilinçaltının derinliklerinde yatan düşsel dünyayı keşfetmek için otomatik yazı, rastgele resim, dışavurumcu sanat gibi teknikler kullanır.
Sürrealistler rüyalardaki gibi absürd gerçekliği tuvale aktararak görmeye alışık olmadığımız, ilk bakışta garipsediğimiz ancak baktıkça bizi kendi gerçekliğine inandıran işler yarattılar. Sanatın akılla değil akıl dışı olanla yapılması gerektiğine inandılar ve bu nedenle Freud’un bilinçaltı kuramına sarıldılar. Ruhlarını serbest bıraktılar. Gerçekliği olduğu gibi kusursuz bir şekilde yansıtmaya çalışmadan, zihne kazınmış diğer tüm kurallara takılmadan, bilindik estetik kaygıları olmadan sanatlarını gerçekleştirdiler.
Sürrealizmin temel felsefesi, insanın bilincinin ötesindeki dünya ve gerçeklik algısı ile ilgilidir. Bu felsefe, insanın bilinçaltındaki isteklerini ve arzularını keşfetmesini, bastırılmış duygularını ortaya çıkarmasını ve kişisel özgürlüğünü arttırmasını hedefler.
Sürrealizmin diğer bir önemli felsefi prensibi de toplumsal düzenin sorgulanmasıdır. Sürrealistler, toplumun kabul ettiği normları, kuralları ve otoriteyi sorgularlar ve bu normlara karşı çıkarlar. Sürrealizm, özgürleşme ve toplumsal değişimi teşvik eder.
Sürrealizm felsefesi, gerçekliğin tek bir gerçek halinin olmadığını, herkesin algıladığı gerçekliğin farklı olabileceğini ve gerçekliğin kişisel deneyimlerimize bağlı olarak değişebileceğini savunur.
Sürrealizm ve Sinema
Sürrealizm, sinema ile güçlü bir ilişkiye sahiptir ve sinema, sürrealist sanat için önemli bir ifade biçimidir. Sürrealizmin sinemaya etkisi, 1920’lerin başında başlayan deneysel sinema hareketleriyle başlamıştır.
Sürrealistler, sinemayı bir araç olarak kullanarak gerçeküstü düşsel dünyalarını ve bilinçaltı duygularını ifade etmek için yeni bir fırsat gördüler. Sürrealist filmler, geleneksel hikaye anlatımından ziyade görsel imgeler, semboller ve rastgele görüntülerin bir araya gelmesiyle oluşturulan bir yapısı olan deneysel filmlerdir.
Sürrealist sinema, kişisel özgürlük, cinsellik, insanın toplumla olan ilişkisi, hayalî dünyalar ve rüyalar gibi konulara odaklanır. Bu filmler, sürrealist hareketin temel prensiplerini yansıtır ve seyirciyi, bilinçaltının derinliklerindeki dünyaların keşfine çıkarır.
Sürrealist filmler, görüntüleriyle, müzikleriyle, renkleriyle ve düzensiz kurgularıyla izleyicileri şaşırtır ve onları gerçeklik algısının sınırlarını zorlar. Bu filmler, sürrealist düşüncenin sanatsal ifadesi olarak kabul edilir ve bugün hala birçok sanatçı ve yönetmenin ilham kaynağıdır.
Bazı önemli sürrealist filmler arasında Luis Buñuel’in “Andalusian Dog” ve “The Discreet Charm of the Bourgeoisie”, Jean Cocteau’nun “Beauty and the Beast” ve Maya Deren’in “Meshes of the Afternoon” gibi yapıtlar yer almaktadır.