Maniyerizm akımı, 16.yy da Roma ve Floransa’da ortaya çıkmış bir akımdır. Biçimleri bilinçli olarak bozduğu için bu akıma Üslupçuluk da denmiştir.
Maniyerizm akımı 16.yy.da ortaya çıkmış ve etkisini 17.yy.a kadar sürdürmüş bir akımdır. Bu akımın kelime kökü olan “maniera” taklit veya üslup anlamına gelir. Başlarda bu sanatçıların resimlerinde bilinçli olarak yaptıkları biçim deformasyonları anlaşılamamış ve teknik becerinin yetersizliğinden kaynaklandığı düşünülmüştür. Rönesans sanatını taklit etmeye çalışıp başaramadıklarını düşündükleri için bu üsluba maniyerizm denilmiştir.
Ancak bu sanatçılar teknik açıdan fazlasıyla yeterlidir. Rönesans’ın katı formüllerinden sıkılan sanatçılar belki de daha özgün olma isteği ile eserlerinde daha bireysel ve deneysel bir yola gitmiştir. Figürleri klasik güzellik anlayışına göre yapmazlar. Oran ve orantı kurallarını bilinçli olarak bozarlar. Maniyerist sanatçıların eserleri incelendiğinde figürlerin kafalarının küçük, boyunlarının ise normalden uzun olduğu görülür. Maniyerist resimlerdeki figürlerde bir akışkanlık ve kıvrım her zaman vardır. Ayrıca sanatçılar çoğu zaman arka planda konu ile alakasız imgeler kullanır. Bazı Maniyerist resimlerde figürlerin neredeyse kadraj dışına çıkan parçaları olduğu yani izleyicinin alanına girdiği görülür. Bu durum daha sonra gelecek olan Barok akımının habercisi niteliğindedir.
İçerik
Maniyerizm Akımı Nasıl Ortaya Çıktı ve Tarihçesi
Maniyerizm akımının ortaya çıkmasında Michelangelo’nun etkisi büyüktür. Maniyerist sanatçıların ilham kaynağıdır Michelangelo.
Michelangelo heykel sanatını en yüksek sanat olarak görür. Ona göre bir resim, heykele ne kadar benzerse o derece güzeldir. 1505 yılında dönemin papası II.Julius tarafından Sistina Şapelinin tavan resimlerini yapmak için görevlendirilmiştir. Michelangelo bu eserlerinde kıyamet sahneleri ve yaratılış gibi konuları resmetmiştir. Resmin, heykele benzemesi gerektiğini düşündüğünden yaptığı figürler idealize edilmiş vücutlara sahiptir. Michelangelo’nun Sistina Şapeli’ne çizdiği Freskolar olay olmuş ve pek çok sanatçıyı etkilemiştir. Sanatçılar Michelangelo’nun figürlerindeki gerçekçilikten uzak, deforme olmuş görüntüden etkilenerek bu etkiyi geliştirmiştir. Böylelikle Maniyerizm akımı ortaya çıkmıştır.
Maniyerizm Akımının Özellikleri
Rönesans’ın formül ve oran orantı kurallarının dışına çıkmış, biçimleri deforme eden ve sanata daha bireysel bir anlam katan Maniyerizm akımının genel özellikleri aşağıda liste halinde verilmiştir.
- Maniyerizm akımının en belirgin özelliği figürleri deforme etmesidir. Eserler incelendiğinde figürlerin bazen boyunlarının bazen de bacaklarının daha uzun olduğu görülür. Bu özelliği ile Rönesans’ın oran orantıya uyan ve antik sanattan ilham almış figürleri ile ayrılır.
- Figürler incelendiğinde hemen hemen hepsinde bir s kıvrımı görünür. Buna FİGURA SERPENTİNATA yani yılan kıvrımlı figür denir. Figürlerdeki akışkanlık onların neredeyse havada süzülüyormuş gibi görünmesine sebep olur.
- Maniyerist resimlerde asıl konunun dışında yan olaylar görülür. Bu olaylar ana konudan bağımsız ve alakasızdır. Genelde arka planda görülür.
- Rönesans’ın klasiik anlayışına karşıdır.
- Maniyerist sanatçılar eserlerinde canlı ve parlak renkler kullanırlar.
Michelangelo’nun Sistina Şapelindeki eserlerinden etkilenen sanatçılar, Michelangelo’nun üslubunu geliştirip bambaşka bir hale getirmişlerdir. Bunun sonucunda ortaya yeni bir akım çıkmıştır. Bu akım sanatta bireyselliğin öne çıkmasına sebep olmuş ve sanatta yenilikçi yaklaşımların önünü açmıştır.
Maniyerist Sanatçılar
Maniyerist dönem pek uzun sürmese de pek çok kıymetli sanatçı ve eser ortaya koymuştur. Aşağıda bu sanatçılardan; Parmigianino, Bronzino ve Giuseppe Arcimboldo anlatılmışş ve eserlerine yer verilmiştir.
Parmigianino
Maniyerist bir sanatçı olan Parmigianino’nun “Uzun Boyunlu Meryem” isimli eseri tipik bir Maniyerist ressim örneğidir. Merkezde duran Meryem figürünün anatomisinde orantısızlıklar vardır. Figürün boynu ve bacakları olması gerekenden uzundur. Meryem elinde bebel İsa’yı tutar. Ancak İsa’nın duruşu sanki bir pieta sahnesi gibidir. Michelangelo’nun Pieta heykelinden etkilenilmiş olabilir. Kompozisyon açısından bakıldığında bir dengesizlik söz konusudur. Sol tarafta bir figür kalabalığı varken sağ tarafta boşluk gözükür. Ayrıca sağ tarafta hiç bir yük taşımayan konudan alakasız bir sütun da vardır.
Bronzino
Bronzino’nun bu resminde Maniyerizmin tipik özelliği olan s kıvrımları rahatlıkla gözlenebilir. Bu kıvrımlar öyle bir abartı ile aktarılmıştır ki Venüs’ün yanında duran Cupido’nun beli neredeyse kırılmış gibi görünür. Bronzino’nun bu resminde saklı olan pek çok sembolik anlam mevcuttur. Tipik bir Maniyerizm örneğidir.
Giuseppe Arcimboldo
Giuseppe Arcimboldo, genelde değişik nesneleri bir araya getirerek oluşturduğu portreleri ile bilinir. Özellikle meyveler ile betimlediği portreleri oldukça bilindiktir. Giuseppe Arcimboldo, yaptığı bu sıra dışı portreleri ile yenilikçi ve özgün bir üslup oluşturmayı başarmıştır.
Maniyerizm akımının; Tintoretto, El Greco, Pontorma ve Andrea del Sarto gibi pek çok farklı sanatçıs vardır. Bu sanatçıların hepsi kendine tarz üslupları ile klasik resimleme anlayışının dışına çıkıp resimde yenilikçi anlayışın oluşmasına katkı sağlamışlardır.