Bauhaus’u kelime anlamı olarak “Yapı Evi” olarak çevirebiliriz.
Bauhaus; 1919 yılında Almanya’da Walter Gropius tarafından kurulmuş daha sonra başlı başına bir ekol ve akım haline gelmiş bir mimari, tasarım okuludur.
Birinci Dünya Savaşının yıkıcı etkilerinden sonra yeni bir çağ doğdu ve bu yeni çağ tasarım alanında yeni formlar ve pratik bir yaşam için yeni çözümler gerektirdi. Gropius bunun farkındaydı bu nedenle tasarım ve eğitim alanına radikal değişiklikler getirecek deneysel ve özgür bir okul olan Bauhaus’u kurdu. Paul Klee, Wasily Kandinsky ve Josef Albers gibi ünlü ressamlar bu okulda ders verdi.
Bauhaus, 1919 yılında Almanya Weimar’da kuruldu. 1933 yılında Nazi baskısı yüzünden kapatılana kadar Weimer, Dessau ve Berlin’de eğitimlerini sürdürdü.
Bir akademi olarak başlayan Bauhaus daha sonradan evrensel bir akım ve ekol haline gelmiştir.Tasarım ve dizayn dünyasını tamamen değiştirmiştir. Günümüzde etkilerini ve izlerini hala sürdürmektedir.
İçerik
Bauhaus Neden ve Nasıl Kuruldu?
Bauhaus 1919 yılında Almanya Weimar’da Walter Gropius tarafından kuruldu.
Birinci Dünya Savaşının yıkıcı etkilerinden sonra yeni bir çağ doğdu ve bu yeni çağ tasarım alanında yeni formlar ve pratik bir yaşam için yeni çözümler gerektirdi. Gropius bunun farkındaydı bu nedenle tasarım ve eğitim alanına radikal değişiklikler getirecek deneysel ve özgür bir okul olan Bauhaus’u kurdu.
Gropius dinlence ve rahatlamanın sıkı çalışma kadar hatta belki sıkı çalışmaktan da fazla yaratıcılığa etkisi olduğunu düşünüyordu. Kurduğu bu yeni enstitüde de amacı yaratıcı düşünceyi özgür bırakacak deneysel bir alan oluşturmaktı. Nitekim bu düşüncesi sayesinde okul oldukça başarılı oldu ve tasarım dünyasını değiştirecek modern etkiler ve eserler bulundu.
Gropius aynı zamanda bu enstitüde çağın değişen ihtiyaçlarını karşılamak ve seri üretimin bireysel yaratıcılığın sonu olmadığını göstermek istedi. Bu nedenle çeşitli sanat dallarında eğitim verilerek sanat ve zanaati birleştirildi. Çağın ve gündelik yaşamın ihtiyaçlarını en pratik ve estetik şekilde karşılayan zanaat ürünleri tasarlandı.
Bauhaus, 1919 yılında Almanya Weimar’da kuruldu. 1933 yılında Nazi baskısı yüzünden kapatılana kadar Weimer, Dessau ve Berlin’de eğitimlerini sürdürdü.
Bahaus akımının kuruluşundan bitişine kadar okulun içinde aktif rol oynayan ve anlayışın akım haline dönüşmesini sağlayan kişiler vardır. Bu kişiler şunlardır;
Bauhaus Okulu Neden Kapatıldı?
Bauhaus’un yenilikçi ve geleneğe zıt yönde ilerleyen yapısı Nazileri rahatsız etti. Onlara göre Bauhaus’un yapısı “Alman olmayan” bir yapıydı.Bauhaus’un modern ürünlerinden nefret ettiler. Geleneğin kurallarını yıkan, yenilikler getiren, okulda kızlar ve erkeklerin yan yana çalıştığı, çeşitli partilerin düzenlendiği bu okul fazlasıyla özgür olması nedeniyle Nazileri korkuttu.
Naziler 1932 yılında dejenere olmuş Dessau’da bulunan Bauhaus okulunu ve bir yıl sonra da Berlin’de bulunan okulu kapattılar.
Okulun kapatılmasıyla Bauhaus öğretmenleri Almanya’yı terk edip farklı yerlere yayıldılar.Böylelikle Bauhaus ruhu ve öğretisi okul kapatılmasına rağmen yaşamaya devam etti ve günümüze kadar ulaştı.Bauhaus mentalitesi gündelik yaşantı için estetik, minimal ve en önemlisi kullanışlı eşyalar üretmek yani çeşitli sanat dallarını zanaat ile birleştirmek olduğu için okul kapatıldıktan sonra da oldukça ilgi gördü ve bu mentalitesi okulun bir akım/ekol haline gelmesini sağladı. Bauhausun bu kadar büyümesinde ve evrensel bir akım haline gelmesinde mentalitesi kadar belki de yaşanan felaketlerin de etkisi büyüktü.İki savaş arasında gelişen ve büyüyen bu okul tüm zorluklara ve baskılara rağmen yenilikçi, özgür ve rahat tavrından ödün vermeyerek öğrencileri için yaratıcı bir ortam oluşturmayı başardı.Böylelikle tasarım alanına radikal değişiklikler getirerek modern dizaynın kökenlerini atıp ölümsüzleşmiş oldu.
Bauhaus Akımın Özellikleri ve İlkeleri
Bauhaus stili tartışmasız tüm dünyada etkili olmuş ve bu etkiyi de hala sürdüren bir stildir. 1919 yılında Alman mimar Walter Gropius’un kurduğu Bauhaus okulu kapatıldıktan sonra evrensel bir dil, stil ve ekol haline gelmiştir.
Bauhaus akımın temel felsefesi ve düşüncesi şu yöndedir;
- Tasarımda işlevsellik her şeyden önce gelir
- Tasarımın temiz ve sade olmalıdır
- Yaratıcılık için deneysel ve özgür bir ortam gereklidir.
- Endüstrileşme yaratıcılığa engel değildir düşüncesi hakimdir,
- Her şeyin yararını maksimum düzeye çıkaracak ideal bir yüksekliği ve boyu vardır.
Gibi ilkeleri benimseyen ve bu ilkelerle hareket eden bu küçük Alman okulu her zaman yenilikçi olan ve özgür tutumu sayesinde büyüyerek evrensel bir stil haline gelmiştir.Bauhaus stili tartışmasız tüm dünyada etkili olmayı başarmış ve hala yaşadığımız dünyayı şekillendiren bir stildir.
1. Dünya savaşının gerisinde bıraktığı yıkımın etkisiyle Walter Gropius yeni bir dünya kurmak istedi.Bu nedenle 1919 yılında Weimeer’da Bauhaus okulunu kurdu. Gropius’a göre yeni dünyayı kurmak tüm sanat dallarının birleşimi ile mümkündü.Okulunda bu anlayışı benimseyerek öğrencilere farklı sanat dallarından eğitim görme şansı verdi.
Amaçları gündelik yaşantı için estetik, minimal ve en önemlisi kullanışlı eşyalar üretmekti.Ortaya çıkardıkları ürünler modern dizaynın kökenlerini oluşturdular. Tasarlanan eşyalar sade, şık, temiz ve kullanışlıydı.
Bauhaus düşüncesine göre iyi bir tasarım gerek renk gerek form bakımından her anlamda sadelik ve saflık gerektirirdi. Bu bakımdan kullanılan renkler ana renkler olan sarı, mavi ve kırmızıydı. Geometrik form olarak da yuvarlak, üçgen ve kare gibi temel formları kullandılar.Mimaride de açık kat planlarını ve düz çatıları kulanmışlardır.Işık onlar için çok önemli olduğundan mimari tasarımlarında genellikle büyük pencereler görürüz.
(Gropius hocalar ve aileler için yeni stili yansıtan evler tasarladı 2. dünya savaşında yıkılmış bu evler)
Bauhaus Stili Örnekleri;
1919 yılında Alman mimar Walter Gropius tarafından kurulan ve günümüzde hala yaşadığımız hayatı şekillendiren Bauhaus okulu stilinin pek çok örneği vardır.
Bauhaus stili endüstri ile sanatın birleştiği, gündelik hayat eşyalarının işlevselliğini maksimum düzeye çıkarmak için incellikle hesaplanan ayrıca tasarımdan da ödün vermeyerek temiz ve modern bir iş ortaya çıkaran bir stildir. Bauhaus stiline günümüzde de gerek mimarı gerek sanat olsun pek çok alanda rastlamaktayız.
Ancak Bauhaus denildiğinde akla ilk gelen Şüphesiz Marcel Breuer’ın Wasily sandalyesi olacaktır. Marcel Breuer endüstrideki yeniliklerden oldukça etkilenmişti. Farklı materyallare şekil verilmesi ve kullanılması ona ilham olmuştur.
Dünyaca ünlü Wasily Sandalyesini yaparken de bisikletlerden ilham almıştı. Bisikletin sade ama güçlü yapısını sandalyesinde kullanmak istedi ayrıca o dönemde demirin bisikletlerde olduğu gibi bükülüp işlenmesi pek fazla görülmezdi . Sonuç olarak Breuer ortaya daha önce görülmemiş, yenilikçi, modern, temiz ve sade ama aynı zamanda da sağlam ve dayanıklı olan Bauhaus stilinin belki de en güzel örneği Wasily sandalyesini çıkardı.
Bauhaus stiline bir başka örnek ise sanatçı ve metal tasarımcı Marianne Brandt’ in çaydanlığıdır. Tamamen geometrik şekillerden oluşan bu yeniliçi ve oldukça kullanışlı tasarım Bauhaus denince akla gelen eserlerden biridir. Marianne çaydanlığında modern ve temiz bir tasarım kullanırken işlevselliği de gözardı etmemiştir. Çaydanlığın sapını abanoz ağacından yaparak kolay bir tutuş sağlamıştır. makine üretimi gibi gözüken bu çaydanlığın aslında el yapımı olması Bauhaus okulunun sanat ile zanaatı birleştirmesini ve ince işçilik ve ustalığının kanıtı niteliğindedir.
Bauhaus Okulu Felsefesi ve Öğretisi
1. Dünya savaşının gerisinde bıraktığı yıkımın etkisiyle Alman mimar Walter Gropius yeni bir dünya kurmak istedi.Bu nedenle 1919 yılında Weimeer’da bir sanat, tasarım ve mimari okulu olan Bauhaus’u kurdu. Savaştan sonra yeni bir çağ doğuyodu ve bu yeni çağ beraberinde yeni formlar ve pratik bir yaşam için yeni çözümler gerektirdi. Gropius bunun farkındaydı bu nedenle kurduğu okulda yeni çağın isteklerini karşılayacak modern ve yenilikçi öğrenciler yetiştirmek istedi. Gropiusa göre yaratıcı bir zihin için rahat ve özgür bir ortam gerekliydi.Ayrıca Gropius seri üretimin bireysel yaratıcılığın sonu olmadığını göstermek istedi.
Akademide öğrencilere çok çeşitli dallarda sanat eğitimleri verildi ve farklı materyallerle çalışma fırsatı sağlandı. Bauhaus deneysel ve özgür bir ortamdı.Amaçları yeni çağın gündelik yaşamına pratik çözümler sağlayan, temiz ve sade tasarımlar yapmaktı. Zanaat ve sanatı birleştirerek endüstrileşmenin yaratıcılığa engel olmadığını göstermek istediler. Her şeyden önce de tasarımlarında işlevsellik ve pratikliğe önem verdiler. Bir eşyanın yararını maksimum düzeye çıkarabilmek için ideal bir yükseklik ve ideal bir boyutunun olduğu ilkesine sahiptir.